31 Ekim 2008 Cuma

KONUŞULAN TARTIŞILAN ''MUSTAFA''


''Mustafa'' filmini bende çok merak ediyorum. Hakkında birçok yorum yapılıyor. Ama Bursa'da (büyükşehir:-)) vizyona girmemiş. Umarım en kısa sürede izler ve kafamdaki soruları yanıtlayabilirim.
Turkcell filme sponsormuş ama beklentileri-ni karşılamadığı için filmin sponsorluğunu bırak-mış.
Sponsorların filmi beğenmedik deyip vazgeçmesi bu kadar kolaymı? Belki doğru birşeyler yapıyorsun ama sırf sponsorun gönlünü yapamadığın için yarı yolda kalıyorsun. Çok zor parasızlık çok zor. Hele Türkiye'de sanat yapmak çok daha zor.
Filmi izleyenlerden yorum bekliyorum. İyi seyirler...

21 Ekim 2008 Salı

OHHHHHHH BE!

Ne zamandır bakıyordum tv.de izliyecek birşey bulamıyordum. Ta ki c.tesi akşamına kadar. Kaliteli PROGRAM izlemeye HASRET kalmışım. Teşekkürler Okan BAYÜLGEN, teşekkürler Osman Tan ERKIR. Meğerse Okan BAYÜLGEN'i ne kadar özlemişim. Çünkü şimdiden beklentilerimin hepsini iki programdır karşılıyor. Geçen sene yan gelinip yatılmamış. Gerçekten takımıyla kafa yormuş disko kralı için. Beyaz'ın kendisini tekrar eden esprilerinden, Ata DEMİREL'in tatsız tiplemelerinden ,Gülben ERGEN'İN sıkıcı programından sonra nefes alabildik. Bence program yapmak istiyen vatandaşların Okan BAYÜLGEN'in programlarını alıp seri şeklinde incelemesini tavsiye ederim. Çünkü sürekli yeni şeyler için çalışıyor ve başarıyor. Hakkı DEVRİM onun için şöyle söylüyor:''Okan'la buluşacağız zaman yeni bir fikirle yanına giderim ama ben daha fikrimi söylemeden o benim fikrim dahil birkaç yeni fikirle karşıma çıkar.''
Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım. Okan BAYÜLGEN'e bir kez daha teşekkür ederim.Televizyon makinasında Hakkı DEVRİM gibi bir duayenle çalıştığı ve biz gençlere yakından tanıttığı için. Bu senede Hakkı DEVRİM, Aydın BOYSAN ve Erol GÜNAYDIN'la aynı stüdyoyu paylaştığı için teşekkürler. Üçüde bağıldığım insanlar çünkü...
Nasıl buluştular bilmiyorum ama iyiki buluşmuşlar. Anında Görüntü Şov 'dan bahsediyorum. Doğaçlama ustaları Mahşeri Cümbüş 'ü her hafta dört gözle bekliyorum. Gerçekten çok zor bir iş yapıyorlar. Günümüzde insanlar yazılı metne bakıpta oynayamıyorlar( tabi tek ayak üzerinde on bin tane iş çevirip rol kesenleren bahsetmiyorum.) ama onlar bir dakikada belirlenmiş bir kelimeden en az 5 dakikalık rol çıkartıp oynuyorlar. Seyretmeyenler varsa şiddetle öneririm. Böyle farklı bir işe şans tanıyan ve onlara olanak sağlayan Osman Tan ERKIR'ı tebrik ederim.
GÖZ ZEVKİMİ GERİ KAZANDIM...

15 Ekim 2008 Çarşamba

AFFETMEK, ASLINDA Kendimize YAPTIĞIMIZ BİR İYİLİKTİR...

Bir lise öğretmeni derste öğrencilerine bir öneride bulundu ve 'Bir yaşam deneyimine katılmak ister misiniz?' diye sordu. Öğrenciler çok sevdikleri öğretmenlerinin bu önerisini hemen kabul ettiler. 'O zaman' dedi öğretmen, 'Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.' Öğrenciler söz verdiler. 'Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!'

Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardı; ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdı. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine öğretmen, !Şimdi, bugüne değin affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patateslerin üzerine yazıp torbanın içine koyun.'

Kimi öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, kimilerinin torbası neredeyse ağzına dek dolmuştu.
Öğretmen, kendisine 'Peki şimdi ne olacak?' der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yaptı ve şöyle dedi: 'Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde... Patatesler hep yanınızda olacak.'
Aradan bir hafta geçti. Öğretmenleri sınıfa girer girmez, söylenenleri aynen yapmış olan öğrenciler şikayete başladılar:

'Hocam, bu denli ağır torbayı gittiğimiz her yere taşımak çok zor.'

'Hocam, patatesler kokmaya başladı. İnsanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık...'

'Hem sıkıldık, hem yorulduk...'

Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verdi:

'Görüyorsunuz ki, affetmeyerek aasıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya tutsak ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir iyilik olarak düşünüyoruz, oysa affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.

10 Ekim 2008 Cuma

Boşver be yaşı başı!
Gönlüm ne kadar şık sen ondan haber ver?...
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, sen ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapıları,
Gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
Gömme başını toprağa bir çift güzel söz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
Bırak aksın yollarına.
Yağ geç,yık geç,kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
Hem ona geçmezse kime geçer sözün?...
Büyü büyü...
Bak ellerin ayakların kocaman,
Aklında maaşallah yerinde,
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,

Boşver yaşı başı,
Aşk var mı aşk,sen ondan haber ver?
Takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
Atmak mı istiyorsun kendini bir dereye
soğuk bir kış günü.
Öl gitsin...
Parayı pulu savurup,
Bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır istediğin,
Savrul gitsin...

Boş ver be yaşı başı,
Kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka kim?
Aklını al da öyle git,
İster bir duvara,ister bir odaya,ister kır bayıra
vur da git.
Dert etme ellerini,onlar da gelir seninle
bırakmadıkça birini.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksin uğruna...

Yaşa be, yaşa da öyle git,gireceksen toprağa..
Yaş 70'e gelse bile,hayat daha bitmemiş,
Sen mi bitaceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
Yaşamadım ulan dibine kadar
diyemiyecek misin?
Can YÜCEL

6 Ekim 2008 Pazartesi

ÇOCUKLARINIZI İYİ YETİŞTİRİN !

Herşeyden önce çocuğunuza doğruyu söylemesini öğretin.Canı istemediği için çalışmadığında öğretmenine 'elektrikler kesikti' demesin.'Vazoyu kim kırdı?' dediğinizde,'Ben Kırdım' diyebilsin.
Sorumluluk almayı öğretin.Yalnızca kendi üzerine düşeni yapıp kenara çekilmekle yetinmemesini, her zaman her yerde herşeyden sorumlu olduğunu unutmamasını öğretin.
Yaşamda,birini ezmeden de yukarılara çıkılabileceğini,hatta kimi zamanlar 'yukarılar' denilen o yere çıkmasa da birşey yitirmeyeceğini öğretin.
Yaşamı boyunca kendisine örnek almak istediği bir kişiye gereksinim duyuyorsa, ona Mustafa Kemal ATATÜRK'ü öğretin.
Kızlarınızı iyi yetiştirin;onlara kendi kendilerine yetmeyi öğretin.Dış görünümünün çekiciliğinden önce,beyninin güzelliğiyle kişilerin dikkatini çekmesini bilsin.O gün hangi giysisini giyeceğine,evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltması gerek olmadığına kendi karar versin.
Kıskançlığın, bir sevgi biçimi olmadığını öğretin.Bir çizgiye değin kıskanılmanın güzel,ondan ötesinin saygısızlık olduğunu öğretin.'Eşim beni çok kıskanır;dışarı çıkarmaz,şunu giymeme kesinlikle izin vermez'dediği eşiyle gurur duyan bir kadın olmamasını,eşinin böylesi davranışlarının gerçekte kendisine yapılmış bir hakaret olduğunu bilmesini öğretin.
Erkeklerle de arkadaş olunabileceğini,çünkü onların da birer insan olduklarını öğretin.
Oğullarınıza iyi yetiştirin.Karşı cinse saygı duymayı öğretin.Dokunmaktan korkmamasını,bir kadının boynuna arkadaş olarakta sarılabileceğini öğretin. Sevmenin,gerçekte bir değerin ayırdına varmak anlamında olduğunu öğretin. Bir kadına'sahip çıkmak've'sahip olmak' kavramlarının birbirinden çok farklı olduklarını öğretin.Tüm gençliğini birileriyle birlikte olmaya çalışarak geçirdikten sonra kimseyle birlikte olmamış birini bulup evlenmeye çalışmanın ikiyüzlülük olduğunu öğretin.Kendisinin'Bulunmaz Hint Kumaşı olmadığını',hiç kimseyi küçük görmemesi gerektiğini öğretin.Tüm bunları çocuğunuza öğretmeden önce...Kendi içinizdeki çocuğa öğretin.


BÜTÜN DÜNYA DERİSİNDEN ALINMIŞTIR